30 Aralık 2009 Çarşamba

unutulmaz


Televizyon yapımcılarının dizilere abandığını,dizi yapayım deyü aptalca konuları bizlere taşıdığını biliyoruz.Ama hani bari ahlaklı konular seçin olm.Kavak yelleriyle başlayan kim kime dum duma durumu, Aşk-ı Memnu'da kimin eli kimin cebinde belli olmama durumuyla devam etti.En son darbe de ATV'den geldi.Unutulmaz adlı diziyle bu olaylar doruğa ulaştı.

Hadi arkadaş sevgilisiyle çıkma,öpüşme,yiyişme olaylarına alıştık.Behlül'ün amcasının karısıyla fingirdemesine (bu masum bi kelime oldu burada:D) bile alıştık.Ammaaa olay ablanın koca adayını kapmaya gelince hepimiz şoka girdik.Alışkın değildik tabi öle bi duruma.O ne olm?Tamam aşk,meşk güzel şeyler ama abartmayın yani.

Bir de bu diziyi izlememiş,konusunu bilmeyen kişiler için, beni kasıp kavuran hikayeyi ve sahneleri anlatayım.Bir esas çocuk var, adı Harun ve Hakkı.İsminin ne olduğunu aslında hiçbirimiz tam olarak bilmiyoruz.Bi kıza Harun diyor, diğerine Hakkı. İşte karışıklık burda başlıyor yani.Her neyse abla Melda, kardeş Eda.Melda'yla Harun işyerinde tanışıp kısa sürede işi pişiriyorlar.Harun Melda'ya evlenme teklif ediyor.Derken yağmurlu bir günde Melda'nın kardeşi Eda yolda yürürken Harun son model arabasıyla yanından geçiyor.Eda'ya su sıçratıyor.Eda taşkın tavırlarıyla çemkiriyor.Harun inip özür diliyor ve yakınlaşma burada başlıyor.Ne kadar romantik değil mi eski Türk filmi misali..Bu arada Harun, Hakkı diye tanıtıyor kendini.Sonra bunlar mesajlaşma, konuşma derken tatile çıkıp işi pişiriyorlar.Ama Harun'un ikisini aynı anda götürdüğünü de özellikle belirtmek istiyorum.Ama haklarını da yemek istemem.Harun, Melda'yla Eda'nın kardeş olduğunu; Eda, Hakkı'nın ablasının sevgilisi olduğunu; Melda da Harun'un onu kardeşiyle aldattığını bilmiyorlar.Öğrendikten sonra da devam ediyor üstelik Harunla Eda.Eda'nın " Olmaz Harun yapamayız bunu ablama,bitti Harun." yakarışları tam övgü topluyordu ki bir baktık Eda hamile.Son bölümlerde öğrendi Melda kardeşiyle aldatıldığını.Şimdi de intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor.Sonraki bölümlerde neler olacağını heyecanla beliyoruz.

Bu arada bu diziyi izlemediğimi de belirtmek istiyorum:D. Valla lan.Bi kaç bölümüne baktım sadece.Peki ya sormaz mı bana sevgili okurlarım "nerden bilirsin bu kadar bilgiyi heyy ecoecit" diye.Sorarlarr.Bir arkadaşım var hacı Unutulmaz hayranı,fanatiği,manyağı (Busy selamlar xD). O anlatıyor işte her hafta.Bu arada bu yazıyı yazarken de arka sıramda Unutulmaz'ın şarkısını söylemekte.Aşkın yalanı olmazz, her kalp bunu anlamaz.Unut deme sakın bana, unutulmaz,unutulmaz,unutulmaz!..

Eveeet sevgili okurlarım.Televizyonlarımızdaki ahlak bozukluğu olan dizilerimizi irdeledik bu hafta.Esen kalın..:)

28 Aralık 2009 Pazartesi

minibüste delirmek


Kusurabakmayın sevgili okuyucularım.Uzun zamandır yazamadım sizlere.Eminim okumak için sabırsızlanıyorsunuz,ah ecoecit nasıl yazmazsın diye yakınıyorsunuzdur.

Geçen gün çarşıda işim bitmiş,minibüse binmişim.Evime gidip kendimi sıcacık yatağıma atmak istiyorum. Aklımda binbir türlü düşünce.. Bir yandan da aklımda bloguma ne yazsam, bu yazıda konu ne olsa gibi düşünceler dolanıyor. Derken bu soruma cevap geliyor minibüs halkından.

Bir adet örümcek beyin.. öhöm türbanlı kadın biniyor minibüse. Bu bağğyan 25 yaşlarında.Bir genç lise öğrencisinin yanı boş. Ben de arka dörtlünün cam kenarında oturuyorum, yanım boş.Boş olan bu yerin yanında da iki tane adam oturuyor.Bir de minibüslerde yanda böyle ufacık tabure tarzı koltuk olmayan oturgaçlar var ya (o şeylere isim neden konmamış ki,belki de ben bilmiyorum) heh bi de orası boş.Merak eidyorum napıcak diye.Elindeki poşetlere aldırmadan o ufacık yere yığılıyor. Tamam diyorum eco boşver.Dikkatimi dışarı yoğunlaştırıyorum.Derken minibüs bir kez daha duruyor ve iki türbanlı kadın daha biniyor.Bunlar da 55-60 yaşlarında. Mübarek ikisi de 100 kilo. Her neyse merakım artıyor yeniden.Nereye oturacaklar acaba diyorum.Kesin bir tanesi liseli çocuğun yanına oturur,yani 18 yaşında bile yok çocuk.60 yaşında teyze yanına oturmayacak değil herhalde diye düşünüyorum.Bu düşüncelerimi bu kadınlardan birisinin o koca g.tünü yandaki,küçücük,biraz önce diğer türbanlının yarısını kapladığı yere sıkıştırıyor.Şaşkınlığımı belli etmemeye çalışırken diğer kadının ya benim yanıma -ki en arkada olduğum için o kiloyla oraya girebilmesi imkansız- ya da liselinin yanına oturmak zorunda kaldığını farkediyorum.Dikiyorum gözlerimi kadına.Biliyorum ki çocuğun yanına oturacak, oturmak zorunda.Oturuyor oturmasına da, koltuğun ucuna ilişiveriyor.Poposunun çocuğa değmemesine özen göstererek, tüm dikkatini vererek oturuyor.Çocukcağız da kadın rahatsız olmasın diye cama yapışıyor.

Bir türbanlı daha biniyor minibüse.Vay anasını diyorum.Minibüste 6 baağğyan var; 4ü kapalı.Bu kadar çoğaldı mı bunlar diyeceğim de görüyorum ki çoğalmışlar.Hher neyse o türbanlı ayakta dikilirken minibüs şoföründen 'Bayan,arkada boş yer var' açıklaması geliyor.Kadın kendisini saf yapmaya çalışarak 'Aaa nerede boş yer yavv?' diye bakınıyor.Yandaki amca dayanamayıp yanıma kayıyor.Öndeki açık bayan da iki amca arasına geçiveriyorVe türbanlı rahatça bayan yanına yayılıyor.Oh diyorum bütün bu işkence bitti herkes oturdu yerli yerine.Ama bir türbanlının daha binmesiyle bütün huzurum yok oluyor yeniden.Yuh diyorum 7'de 5 türbanlı.%71,428.. Neyse ki o kadına yer kalmadı da ayakta mutlu mesut sürdürdü yolculuğunu.Sonunda evime geldim ve attım kendimi o minibüsten.Üzüldüm memleketimin haline.Ben yorum yapmayayım daha fazla. Ben gördüklerimi anlattım,yorumu siz yapın.

Görüşmek üzere aziz dostlarım(iyice delirdim eheh) Kendinize iyi bakın..

11 Aralık 2009 Cuma

türkiye'deki michael jackson manyaklığı


Sevgili okuyucularım,
Nasılsınız?Uzun zaman oldu görüşmeyeli.Uzun bir süre daha görüşemeyeceğiz zaten.Sınavlar malum.Şöyle ki geçen hafta sonu show tv'deki yetenek programını izleme fırsatım oldu (Programın adını söylemeyerek reklam yapmamak). Olm yarışmaya katılan 35 kişinin 30'u michael jackson taklidi yapar mı ya?Var mı böyle bir şey.Beyaz çorap giyip, kısa pantolonun olmayacak bölgelerini avuçlamak nasıl bir fantezidir yahu?Şimdi ölmüş adamın arkasından konuşmayalım gerçi.
Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim.Sahneye robot olarak girip, MJ olarak çıkan amcaya da saygılarımı sunuyorum.İzlemeyenler için bir özetleyeyim.Amca robot olarak çıktı sahneye.Robot dansı yapmaya başladı.Ama robot dansı demeye bin şahit gerek.Üstünde kıyafeti bile var,her şey tamam.Ama amca yapamıyor.Çok hüzünlendim o an.Üzüldüm,nasıl bir yeteneksizlik bu,dedim.Sonra bi an müzik yavaşladı,robot düştü.Dedim herhalde yapamadığını fark etti de bayıldı numarası yapıyor.Ya da utancından öldü falan.Tam öldü dediğimiz o anda fark ettik ki şovun bir parçasıymış.Sonra yandan ufak maykıl ceksıncıklar(!) geldi.O yere yığılmış robotu bızıklayıp içinden MJ çıkardılar.Amca böyle avuçladı kendini falan.Sonra o bileği kırmadan yerçekimine karşı gelme hareketini (o hareket gözünüzde canlandı mı acaba?Hiç sanmıyorum.Nasıl bi tanım oldu bu yahu?) bile yaptı.Sonra da yetenekli ilan edildi zaten.Çok takdir ediyorum o amcayı.O kadar Michael Jackson taklidi yapan kişi arasında bir tek o kaldı aklımda.Özgündü bir kere.Ne övdüm yahu?:)
Neyse uzun süre görüşemeyeceğiz sevgili okurlarım.Beni özleyeceğinizi biliyorum.Merak etmeyin hemen döneceğim.eheh.Kendinize iyi bakın.Sevgiler,saygılar..:)

1 Aralık 2009 Salı

Bayram Teyzesi:)

Hazır bayramdan çıkmışız,bayramla ilgili konuşmak en iyisi galiba.
Abi şu bayramlarda herkesin birbirine teker teker hal hatır sorması kadar gereksiz bir şey daha yok bence bu dünyada.Bir teyze vardır. İnatla odadaki bütün herkese tek tek sorar nasıl olduklarını. Ama ona gelince sıra,iyi olduğunu söylemez asla.
-Nasılsın oğlum?
-İyiyim teyze,sen?
Cevap yok tabi ki. Bütün bir bayram bekle sen orda,teyze söylemeyecek sana iyi olduğunu. Sadece sana yapsa iyi yine. Aynı heyecanla sonraki kurbanına geçer.
-Nasılsın kızım?
-İyiyim,siz nasılsınız?
Yine ve ısrar ile söylemez teyzem iyi olduğunu. Peki ya o zaman neden soruyorsun insanlara bu soruyu.Cevap vermeyeceksen sus hiç sorma.Ya da bir 'iyiyim' kelimesini çok görme o insanlara. Ya da 'iyi' de sadece.İyi! Bir kelime,iki hece.Kendimi kaybettim lan bi an.Neyse.
Geçmiş bayramınızı mübarekliyorum. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüy.. öhöm! Yaşlı teyzeden bahsedince iyice onun gibin oldum ben de.
Bu iğrenç teyzelerin size bir gün iyi olduklarını söylemesi dileklerimle:)

29 Kasım 2009 Pazar

ilk yazı heyecanı

Sevgili blog okuyucularım,

Tamam belki daha iki izleyicim var, belki onlar bile beni okumuyor. Olsun okuyucularım yine de size sesleniyorum. Bu blogu littleiv adlı kardeş blogu (ya da abi demeliyim) okurken karşıma çıkan sayfaya kanarak açmaya karar verdim. Bu sayfada 'sen de blog aç', 'en birinci blog senin olsun', 'blogu olmayan ölsün' içerikli yazılar yer aldığından kendimi pek bir zorunlu hissettim. Ama iyi ki de açmışım değil mi? Kendin yaz, kendin oku nereye kadar? Paylaşımcı olmak gerek.

Bu günden itibaren sizinle dertlerimi, üzüntülerimi, sevinçlerimi ve daha nicelerini paylaşıcam. Çok heyecanlısınız değil mi? Ben de öyle. Umarım başladığım bu yolda sizler de desteklerinizi esirgemezsiniz.

Sizi seviyorum.xoxo gossip girl.ekehekeh.