19 Mart 2010 Cuma

Behlülsüz aşk-ı memnu dramı


Merhabalar sevgili ecoecit severler,
Ecoecit severler diyorum. Ama sanki sevilmiyormuşum gibi. Hatta okunmuyormuşum gibi. Son iki üç yazıma deskmate*mden başka yorum yazan olmadı vallahi. Ne bir beğenme, ne bir şey. Eğer bir gün aklınıza gelirsem de bu yazıyı okursanız söyliyim kırılıyorum. Okuyun efendim beni. Niçin bıraktınız. Üzülüyorum. Hani eğer beğenmiyorsanız söyleyin yeniliyim kendimi azıcık. Bırakıcam yazmayı okurlar sizin yüzünüzden. Kaleme kağıda küstüreceksiniz beni.
Her neyse beni okumayan okurlarım. Sıkı bir aşk-ı memnu takipçisi olarak dün akşam da oturdum televizyonun başına Behlül görmek adına. Bu bölümün ilk sahnesi Behlülle başladı. Bi güzeldi böyle, pek bi heyecanlı. Sonra baktık Behlül yok oldu resmen. Hee bi de bi ara çıktı bi sevişgen Bihterle anılarını hatırladı. Nihal'i öptü. Gitti. Beeeyle ağzımız açık Behlül'ü bekledik bir bölüm boyunca. Bir daha da çıkmadı beyimiz. Ve ben de anladım ki yaşlı boynuz Ednan, yürümeyi bilmeyen küçük Bihter, parazit Nihal, yaşlı çift Firdevs-Çetin (Çetin amca da güzel Türkçe konuşmaktan ölen amca) ve daha niceleri Behlül'süz çekilmiyor. Bu dizi Behlülle yürüyor efendim. Salya akıtıyor tüm genç kızlar. Böyle mis gibin bir insan. Tüm duygularımı da anlattım şu anda. Hayır bi de kıskanç gençler var, bloglarında sövüp duruyorlar (saygılar littleiv'e:)). Kıskanıyorsunuz efendim. Öyle güzel değilsiniz diye kıskanıyorsunuz. Burada bir telmih yapmak isterim 93f'e. Neyini kıskanıcaz upuzun saçlarını mı demek isteyebilirsiniz ama saçları kısa o nedenle bunu diyemezsiniz.
Sonuç olarak Aşk-ı Memnu'nun benim için Behlül'den ibaret olduğunu anladım bu bölüm. Değiştiresim geldi hep kanalı. Öyle bi Behlül fetişim varmış yani. Bunu da sizle paylaşmak istedim. İşte böyle sevgili okurlar. Seviyorum sizleri, görüşmek üzere.. :)

13 Mart 2010 Cumartesi

sevtap parman


Evet sevtap parman hakkında okan bayülgen'in programına çıkmadan önce pek bi bilgim yoktu. Ancak kendisi disko kralına çıktı ve verdiği frikiklerle kendini genç kesime de tanıttı. Bacaklarını masa üstüne çıkarması olsun, giydiği ya da yo yo giymediği eteğiyle verdiği frikikler olsun hep bi dikkat çekici tavırlar.Tamam güzelsin, yıllardır tanınıyorsun falan da abartmak hoş olmadı yani. Sekizyüzelli yaşında olmuşsun daha neyi kanıtlıycaksın ben onu anlamıyorum.
Her neyse kendisi o gece bu hareketlerle akıllarda bir iz bırakmıştı ewet ama birazdan izleyeceğiniz videoyla silinmez bi karakter yarattı kendisi. Bir programa çıkmış ve şarkı söylemiş. Hemi de ingilizce. Ama ingilizce değil o yani. İlkokulda 4. sınıfta başlanıyor ya ingilizce öğretilmeye. İşte o cümlelerle söylemiş şarkıyı. Telaffuz desen yorum bile yapamıyorum. En iyisi ben daha fazla konuşup sizi bu güzel videoyu izlemekten mahrum bırakmıyım. Yalnız mother deyişinin güzelliğine ve rich derken jest ve mimikleriyle şarkıya bir anlam kazandırmasına dikkat etmenizi rica ediyorum:) Keyifli seyirler, bol kahkahalar.. :)


6 Mart 2010 Cumartesi

michael jackson taklidi


Merhabalar sevgili okurlar
Blogumu ilk açtığım günlerde Michael Jackson taklidiyle ilgili bir yazı yazmıştım. Hatırlar mısınız bilmem? O yazıda yetenek yarışmasındaki MJ taklidi yapan bi amcadan bahsetmiştim. Çok sevmiştim. Benim için en iyi Michael Jackson taklitlerinden biriydi o. Arkasındaydım amcamın, destekçisiydim.
Birkaç dakika önce de yine aynı yarışmayı izlerken o amcayı gördüm. Yarı finale çıkaracaklar mı diye kalbim bi pır pır etti. Heyecanla ağzım açık bi şekilde televizyona bakıyordum. Temennilerim robottan MJ'a geçiş yapan amcamın yarı finale çıkası yönündeydi. Ve çıktı İlker abimiz. Ne kadar orjinal fikirlerle yaptı dansını. Bi estetik kazandırdı. MJ amcam gönüllerimizin michael jackson'ı. Ve bloguma yazarak onu ölümsüzleştirmek istiyorum. Ne oluyo lan adamla akrabalığınız mı var diyebilirsiniz ama yok öyle değil işte. Ayrı onun yeri.
Neyse sevgili ecoecit okurları. Sonraki bölümlerde smslerimle de onu destekleyeceğim. Tamam şaka yapmayacağım öyle bi şey. Ama yine de seviyorum onu. İlker abimm, robot Michael Jackson'ım.. Dualarımız seninle..:))

5 Mart 2010 Cuma

ayşe özyılmazel


Çirkinim birşeye benzemem
Balık etliyim süzülemem
Biraz da sıyrık diyorlar
Niye kapımda ağlıyorlar

Çok çıtırsın iddialısın
Koyduğum yerde kalırsın
Soğuttun ateşin düştü
Enerjin yok sınıfta kaldın

Bir şey eksik o da enerji
Yok ki aramızda sinerji
Tutmayınca tutmuyor işte
Seninki yaptı bana alerji

Sıradan olma canımı sıkma
Günde kırk kere mesaj atma
Biraz da erkek olsana
Koyun gibi bakmasana

Pozitif düşün rahatlarsın
Gider yapma aptal mısın
Bir nefes al ona kadar say
Dalai Lama sana anlatsın

Bir şey eksik o da enerji
Yok ki aramızda sinerji
Tutmayınca tutmuyor işte
Seninki yaptı bana alerji

Türk pop müziği ne hallere düştü azizim.Bir bağğyan oturuyor çok çirkin olduğu bir vakitte aynanın karşısına.Yağlı kafasına baka baka şarkı yazayım diyor.O halde iken yazdığı şarkı da bu kadar oluyor tabi.
Sayın Özyılmazel sözüm size! İlginç sözler biliyorum, kafiye yaratabiliyorum derdindeyseniz olmamış, onu söyliyim ben. Gadın '-erji' ile biten 3 kelime bulmuş. Bu üç kelimeyi dizelerin sonunda olmak suretiyle saçma sapan cümleler halinde yerleştirmiş.Evet buraya kadar tamam ama 4. kelimeyi bulamamış görüyoruz ki. Demiş ne yazsam, ne yazsam kendinden çıkmış yola. Tutmayınca tutmuyor işte. Niye zorluyorsun sevgili Ayşe. Bak adına saygım büyük. Herkes seni seviyo anlıyoruz ama yapma böyle şeyler. Olmamış şarkının sözleri olmamış. Tamam müziği pek bi güzel, kıpır kıpır.Hit oldu falan ama.. Sözleri bir kes daha oku gel bana teşekkür ediceksin. Çünkü her gün beni okuyorsun, biliyorum Ayşe! Hatta bazı yazılarında benim yolumdan ilerliyorsun. İdol olmak güzel şey Ayşe,bilmezsin.
Kendime gelmeliyim, yine kaçırdım ipin ucunu:) Evet sevgili okuyucularım farkındayım çok uzun süredir yazmadığımı ama bilgisayarımla ilgili bir kaç teknik aksaklık oldu. Özür diliyorum sizleri ecoecit'siz bıraktığım için:) Bugünlükte bu kadar ecoecit sevenler. Hoşçakalın:)